KÖŞE YAZISI
Nida Elif Selci ile Röportaj
Bize kendinizden bahseder misiniz?
Çanakkale’nin Gelibolu ilçesi Cumalı köyünde yaşıyorum. 23 Mayıs 2003 doğumluyum. Bir süre köyde yaşadıktan sonra okula başlayacağım için ilçeye taşındık. Bu süre içerisinde turizm ve taşımacılık işleriyle uğraşıyorduk. Şehir hayatı bizi zorlamaya başlamıştı ve gerçekten zor günler geçirdik. Elimizde bulunan otobüsleri sattık. Ve Sütlüce köyünde bulunan dedemlerin yanına geldik. Başta dedeme işlerinde yardım ettik sonrasında artık kendi üretimimizi yapmak adına birkaç küçükbaş (koyun) aldık. Ortaokul’un son zamanlarını ve lise hayatımın tamamını köyden taşımalı sistemle devam ettirdim.
Hayvanlarla o dönemde de ilgilenebiliyor muydun?
Tabii. Okuldan geldikten sonra koyunları meraya çıkarma görevi bendeydi. İlk zamanlar babamla beraber çıkartıyorduk sonrasında görevi üstlendim. Liseye geçiş ve üniversite sınavlarıma da genellikle merada çalışıyordum.
Eğitimine katkısı nasıl oldu?
Lise dönemimi ikincilikle tamamladım ve üniversite eğitimime devam ediyorum. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Laborant ve Veteriner Sağlık Bölümü okuyorum. Ama lise döneminde hayvanlarımla ve tarımla iç içe olduğum için onları bırakıp okumaya şehir dışına gitme fikri bana sıcak gelmedi. Açıköğretimden kaydımı yaptırıp hem buradaki işlere destek oluyor hem eğitimimi devam ettiriyorum.
Yaptığınız işleri sosyal medyaya taşıma fikri nasıl oluştu?
Sosyal medya için ayrıca bir içerik üretmiyordum. Sadece yaptığım işlerden birkaç video paylaşımı yaptım. Gördüğüm ilgi, başkalarına örnek olma düşüncesi, aldığım taktirler beni daha çok bağladı. Şu an köye özlem duyan veya köy hayatını yaşamak isteyen herkesin merakla izlediği biriyim. Ben sadece sosyal medyaya video atan biri değilim. Herkesin ailesine, evine ortak olan biriyim. Ve beni severek takip eden herkes aslında benim ailem ve en büyük destekçilerim.
İşletmenizde hangi hayvanlar mevcut?
Sütlüce köyünde yaşarken sadece küçükbaş hayvancılık yapıyorduk ancak orada maalesef otlatmak için meramız kalmadı. Yakın bir köy olan ve aynı zamanda anneannemlerin eskiden yaşadığı evlerinin bulunduğu Cumalı köyüne yerleştik. Burada nüfus yaşlı kesim ve hane sayısı az. Süt ihtiyacı farklı köylerden karşılanıyordu. Bunun bir gereksinim olduğunu farkettim ve köyün en genci olarak büyükbaş hayvancılığı da işletmeme kaydettirdim. Dedem yıllardır arıcılıkla uğraşıyor. İki senedir yanında çırak olarak gidip geliyorum. Online olarak arıcılık eğitimi de alıyorum.
Ne tür tarım yapıyorsunuz ve hangi ekipmanları/traktörleri kullanıyorsunuz?
Hayvancılık yaptığımız içim maliyetlerimizi düşürmek adına yemlerimizi kendimiz üretiyoruz. Çoğunlukla kuru tarımla uğraşıyoruz. Buğday, arpa, ayçiçeği sulanır olarak yonca ekiyoruz. Ve kendi tüketimimiz kadar sebze ekiyoruz.
Çiftçiliğe ilk dedemin Deutz Fahr Traktörü ile başladık. Sonrasında aldığımız ilk traktör Tümosan oldu. İşleri biraz daha büyüttükten sonra Fiat ve Ls, traktörlerimiz oldu. Ben traktör kullanmayı çok severim. Benim için onlar özgürlüktür. Traktör kullanmaya ilk olarak 10 yaşlarımda babamın yanında başladım. Kendimi eğitmem de ailemin bana olan güveni en önemli desteğim oldu. Ne iş olursa olsun “o yapar” dediler ve ben onları haksız çıkarmamak için her işi yapmaya gayret ettim. Şuanda da traktör arkasına takılan her ekipmanı kullanabiliyorum. Tarla sürebiliyor, balya bağlayabiliyor, hayvanlarım için yem karma hazırlayabiliyorum.
Üretim senin için ne demek?
Üretim bağımsız yaşamaktır. Savaş dönemlerinden beri aslında tarımın, üretimin ve çiftçiliğin ne kadar önemli olduğuna vurgu yapılıyor. Savaş olduğunda üretim mecbur kılındı ve değer verildi. Pandemi oldu ve çiftçilere yine yasak yoktu. Pandemiden etkilenmeden tarlamıza, bahçemize gidebildik. Üretmek özgürlüktür. Ürettiğini tüketmek ise insana azim veriyor. Bambaşka bir heyecanı, gururu var. İmkanı olan herkesin üretim yapması gereken bir dönemdeyiz. Bir karış toprak boş kalmamalı aslında.
Peki gelecek nesile ve şimdiki gençlere ne söylemek istersin?
Üretmekten vazgeçmeyin. Özellikle kızlar ben yapamam demeyin. Siz isterseniz başaramayacağınız bir şey yok. Ve üretimin de kızı, erkeği yok. Birçok alanda oldukça başarılı kadınlarımız var. Çiftçi denilince akla gelen erkek figürünü de bozmalıyız artık. Köylerden kaçmayalım. Hepimizin dönüşü köyler. Geleceğimiz üretimde. Üretimi yapmak biz gençlerin ellerinde.