KÖŞE YAZISI
SOKAK HAYVANLARI
Malum korona salgını ve sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı dönemde hemen herkeste bir hayvan sevgisi uyandı. Evlerde kedi ve köpek besleme yaygınlaştı. Bazıları kedilerine ve köpeklerine tuvaletlerini yaptırmak için sokağa çıkma yasağından kurtulmayı hedefledi. Birçoğu da can sıkıntısını gidermek için evcil hayvan sahibi olmayı tercih etti.
Salgından sonra sokağa çıkma yasakları, maske takma mecburiyeti ortadan kalkınca sokaklarda başıboş evcil hayvan sayısında adeta bir patlama yaşandı. Belediyeler, yerel yönetimler hayvan barınaklarını epey büyüttü ama neredeyse yine yer kalmadı.
Sokaklarda, özellikle direk diplerinde, duvar kenarlarında pet şişelerden kesme suluklar, yere dökülen kedi ve köpek mamaları ciddi bir kirlilik oluşturuyor. Diğer yandan sokak köpeklerinin saldırması sonucu çok sayıda insanımız zarar görüyor. Geçen yıl yirmi insanımız hayatını kaybetti. Sokak köpekleri çocukların kâbusu haline geldi.
SOKAKLAR HAYVANLARIN YAŞAM ALANI MI?
Kedi ve köpekler insanoğlunun ilk evcilleştirdiği hayvanlardır. Evcilleştirmede sadakatları önemli rol oynamıştır. Binlerce yıldır insanla birlikte yaşamlarını sürdürmektedirler. Halen her iki cinsin de yabanileri doğal ortamlarında nesillerini devam ettirmektedirler.
Son zamanlarda hemen bütün sokaklarda çok sayıda kedi ve köpeğe rastlamak mümkün. Eskiden köylerde hemen her evin avlusunda bir köpek olurdu. Yine çoğu evde kedi beslenirdi. Her iki hayvan türü de amaca bağlı olarak evde tutulurdu.
Köpek avluya, mala, davara bekçilik yapar, insan veya yabani hayvan tacizinin önünde dururdu. Caydırıcılık özelliği daha yüksekti. Eğer köpek insana sarıyor, ısırma ihtimali var ise avlu içinden çıkarılmazdı. Başkasının tavuğuna, kazına, ördeğine zarar vermesi de istenmez bağlı tutulurdu. Köylerde başıboş köpek bulunmazdı.
Kedi de avluda beslenir, evlerin tavanlarında veya korunaklı yerlerde yaşamını sürdürürdü. Beslenmesindeki amaçların başında da fare ve benzeri ambar zararlılarına karşı mücadele etmek bulunurdu. Başıboş kedi kesinlikle bulunmazdı.
Kedi ve köpeklerin bakımı ve beslenmesinde genellikle mutfak artıkları kullanılırdı. Buzdolabı pek bulunmadığından yemek saklamak mümkün değildi. İlginç olanı da kedi ve köpekleri konu komşu tanır, eğer yaramazlık yaptı ise sahibi uyarılırdı.
Son zamanlarda bazı sokaklarda adım atmak zor. Her taraf kedi köpek kaynıyor. Kimin köpeği veya kedisi pek tanıyanı yok. Bazı yardımsever insanlar ve esnaf kenara köşeye su ve mama bırakmak suretiyle hayvanları beslemeye çalışıyor. Kendi halinde beslenmeye çalışılan bu hayvanlar belediye ekipleri tarafından kısırlaştırılsa da, özellikle kediler doğum yapıp çoğalabiliyorlar.
Peki bu hayvanlar nerede yatıp kalkıyor? Orada burada. Doğru mu? Kesinlikle hayır. Sokak hayvanlarının yaşam alanı sokaklar olmamalıdır. Nerede yatarlar, nerede kalkarlar ne yerler ne içerler belirsizliği içinde yaşamlarını sürdürmeleri son derece zordur. Üstelik insanların davranışları da son derece belirsizdir. Böyle bir ortamda sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürmeleri mümkün değildir. Kısırlaştırılmaları zaten hayvan haklarına aykırıdır. Kendi kendine yaşa ve öl anlamına gelmektedir. Canlıların varlıklarını sürdürmeleri nesillerini sürdürmeleriyle mümkündür. Neslini kurutan tedbirlerle yaşamalarına izin vermenin de bir anlamı yoktur.
SOKAK HAYVANLARI NEDEN ARTTI?
Korona döneminde insanlar can sıkıntısına çok sayıda kedi ve köpek edindiler. Çok da güzel bakıyorlardı. Ancak bunların önemli bir kısmı sokağa bırakıldı. İnsanlara yük oldular demek ki. Oysa evlerde insanlarla birlikte gayet güzel yaşamlarına devam ediyorlardı. Her ne kadar yaşam alanları evler olmasa da yiyecekleri içecekleri, yatacakları yerler belliydi.
Belediyelerin hayvan barınakları çözüm gibi görünse de kapalı ortamda, evlerdeki yaşam şeklinin farklı bir versiyonu olarak canlı kalmaları için yeterli sayılıyor. Oysa yaşam alanlarına uygun olmayan ortamlarda zorlamayla hayatta kalabiliyorlar. Oyun oynayamıyorlar. Hareketleri son derece kısıtlı olduğundan stres içinde yaşamaya çalışıyorlar.
Netice itibariyle hayvan severlerin barınaklardan da olsa hayvan edinmeleri, yaşamlarını isteklerine biraz daha uygun ortamlarda sürdürmeleri daha doğru olandır.
SOKAK KÖPEKLERİ TEHLİKELİ
Sokak köpeklerinin davranışları konusunda Hindistan’da önemli çalışmalar yapılıyor. Çalışmaların odak noktasını köpeklerin insanlarla ilişkileri oluşturuyor.
Sokak köpeklerinin yarıya yakını insandan çekiniyor. Ne kadar olumlu davranılsa, bir süre yakın temasla beslense dahi, insanlara karşı sürekli tedbirli yaklaşıyor. İnsanlarla ilişkileri iyi olmayan köpeklerin yarıya yakını saldırgan eylemlerde bulunabiliyor. Saldırgan davranan köpeklerin toplam sokak köpekleri içerisindeki oranı %30’u bulabiliyor. Uzmanlar saldırgan köpeklerin hemen tamamının önceki dönemlerinde insanlardan zarar gördüğünü, insanlar tarafından eziyet çektirildiğini belirtiyorlar.
Sokak köpeklerinden en fazla çocuklar zarar görüyor. Başıboş nereden geldiği belli olmayan köpekler tarafından ısırılan veya saldırıya uğrayan çok sayıda çocuk var. Aileler de bu konuda ciddi endişe yaşıyorlar. Eskisi kadar kuduz vakası olmasa da köpek saldırısı sonucu hayatını kaybeden çocuklar var.
Sokak hayvanlarının önemli sorunlarından hastalık etmenlerini yaymalarıdır. Çöp tenekelerinden veya insanların bıraktığı mama, ekmek ve benzeri ürünlerden beslenmeye çalışan hayvanlar, bazı hastalıkları kolaylıkla insana taşıyabilmektedirler. Aynı zaman bit, pire ve benzeri zararlıların çoğalmasını da sağlamaktadırlar.
Hemen bütün illerde hayvan severler veya hayvanları koruma temelli örgütler bulunuyor. Bu örgütler sokak hayvanlarının önemli bir kısmına sahip çıkıyorlar. İmkanları dahilinde bakım, beslenme ve sağlıklarıyla ilgili sorunları çözüyorlar. Ancak yeterli gelmiyor. Yerel yönetimler tesis ettikleri hayvan barınaklarında başıboş hayvanları toplayıp kısırlaştırarak bir süre beslemeye veya isteyenleri hayvan sahibi yapmaya çalışıyorlar. Bir yerde sokak hayvanlarına sahip çıkacak örgütler ve yerel yönetimler bulunuyor. Ancak kaynak yetersizliği nedeniyle sokaklar hala kedi ve köpeklerden geçilmiyor.
Örgütlerin yerel yönetimlerle iş birliği yaparak sokak hayvanlarını doğalarına uygun barınaklara toplaması gerekiyor. Neticede halen sokaklarda yaşamını sürdüren hayvanlara insanlar elinden gelen yardımı yapmaya çalışıyor. Örgüt organizasyonları vasıtasıyla bu destekler kurumsal ve sürdürülebilir hale getirilebilir. Yoksa insanımız hala çocuğunu sokağa, bakkala göndermeye çekinmeye devam edecek.
Sokaklar köpeklerin yaşam alanı olamaz.
Düzensiz besleme sürdürülebilir değildir.
HARUN BAYTEKİN